Tutumunuzu ne belirler? Güne başlamaya nasıl karar verirsiniz mesela.
O sabahki ruh haliniz mi, yoksa dünden, geceden, geçmişten kalma bagajlarla mı başlarsınız güne?
Üzüntü mü kontrol eder? Öfke mi? Kaygı mı? Yoksa Coşku mu?
Adım atmaya çabalamak yerine, hep beni bulur demek mi? Mağdur yani!
Ruh haliniz mi tetikler davranışlarınızı? Davranışlarınız mı dağıtır ruh halinizi?
Ne beklersiniz? Karşınızdaki müneccim mi?
Okuyabilir mi? Yorumlayabilir mi?
Hoş belki o/onlar da yataktan farklı çıktı?
Onun da hayatını belirlemiyor mu, sizin tanımlar!
Öfke, Kaygı (Korku), Coşku veya Üzüntü
Hayatınızı ne kadar yönetensiniz demişti bir hocam (*) Ne kadar yönetilen!
Başka bir deyişle etken ve edilgen…
Tutumumu bagajlardan etkilenmeden yaşamayı deniyorum elbette.
Edilgen değil etken olmayı seçiyorum.
Mümkün olduğunu biliyorum.
Yaralar var, sıyrıklar var. İyileşen ve iyileştiren olmayı seçiyorum.
Her konuda uzlaşmak durumunda değilken, en ufak anlaşmazlıkta kapar mısın kendini?
O zaman sorarım, koşulsuzluk, hoşgörü, anlayış nerede kaldı?
Biz insanları; onu öyle yaparsa, bunu böyle derse, şöyle yerse, böyle giyerse diye mi kabul ediyoruz yaşamlarımıza. Koşullarla yani!
Sonra bir bakmışsın puffffff….
Tuhaf çok tuhaf…
A tabi bana da sorabilirsin koşulsuzluk benim için ne demek? Bendeki tanım ne?
Ben kabulde şart şurt aramam.
Kişi tam ve bütündür. Aynı düşünmüyoruz diye sınıflamam.
Başka coğrafyalardan veya aynı topraklardan dahi olsak dini, dili, ırkı ilgilendirmez beni.
Had bilmek yeter bana!
Samimiyet, dürüstlük, içten bir gülüş, hoşgörü, iyi bir yürek yeter bana.
*Merve Taşkan