Yunusum Ben!

Sevgili hocam Bahadır; bizi oynayacağımız karaktere hazırlarken dünya soru sorar. Koşturur, düşündürür, durdurur, süründürür, avazımız çıktığı kadar bağırtır, ya da gecenin sessizliği gibi susturur. Sufilerin dediği gibi biz sahnede bazen su, bazen buz, bazen kar veya bazen buhar olabiliriz.

Karakter devreye girdi mi başka sorular gelir; rengi ne, ne giyer, nasıl yürür, nasıl konuşur, nasıl bakar, hayvan olsa hangi hayvan onu tanımlar, neden vs. vs. ardı arkası gelmeyen bizleri bambaşka şapkalara, ayakkabılara, düşüncelere gark eden sorular…

İşte böyle çalışmaların birinde dedim ki ben kimim? Beni acaba hangi hayvan tanımlar? Rengim ne olur? İşte bunları düşündüğüm günlerde paylaştığım bu fotoğraf düştü önüme. Aylar geçti üstünden. Şirket takvimimizi hazırlarken doğayı seçmiştik yine, onun mucizevi enerjisini koymuştuk masamıza, asmıştık duvarımıza. Onlarca görsel geldi. Atlar, kuşlar, yırtıcılar ve Yunuslar. Görür görmez de vurulmuştum. Rengim de kesin Turkuaz! ama yeşil turkuaz. Turkuaz derken (!) diye merak edenler olmuştu, o yüzden netleştireyim.

Neden yunus diye düşündüm. Beni neden yunus anlatır?

Öncelikle memeli… Ayna da kendilerini tanıyabiliyorlarmış. Alemin en uzun süreli hafızasına sahiplermiş. E hani bazen diyorum ya korkarım fil hafızamdan diye işte fil değilmişim yunusmuşum. Burada düzeltiyorum.

Nefes almak için periyodik olarak su yüzüne çıkarlarmış. Benim ara ara yol yapma yeni yerler keşfetme tutkum, arayışım da nefes almak içinmiş ondan!103703032_137609681246960_8573548306960884788_n(1)

Potansiyel yırtıcılardan kaçınmak için sürekli bilinçli olmalıymış öyle kara memelileri gibi bir köşeye kıvrılıp uyumazlarmış! Benim de durmadan okumam, araştırmam, artı bir çabam, deneyişlerim, dönüşümlerim, bugün acaba yeni ne öğrenebilirim diye sorgulamam da ondanmış anladım.

Kafeslere, havuzlara kapatılınca depresyona girerlermiş, malum oralardan geçtim kesin bilgi giriyorum. Hani ölü balık gibi baktığımı günler vardı ya işte tam da o. Özgürüz biz.

Kimine göre yırtıcı ve tehlikeli hayvanlar deniyor. Ben ona edep ve had bilmek diyorum. Sınırlarımız veya samimiyetle laubalilik arasındaki ince çizgi yani.

Neyse bilinçli biçimde nefes alırlarmış mesela. Benim bu konuda biraz çalışmam lazım başladım ama daha yolum var. En azından rehberim iyi ve serde yunusluk varsa evvelAllah onu da hallederim.

Eğlenceliyiz, neşeliyiz, cesuruz, paylaşımcıyız, cömerdiz, zarif ve özenliyiz. Kalabalığı, dans etmeyi, şarkı söylemeyi, paylaşarak çoğalmayı seviyoruz.

Mesela gülünce sadece yüzümüz değil gözümüz de gülüyor. Kimine göre yunuslar gülmezmiş fiziki yapıları öyleymiş. Ama ya gözler… ama ya gözler!

Bir yunus görünce bakın gözlerine.

Ya da bakın gözlerime…

İmza : Ben

Haziran 2020

 

Yunusum Ben!” üzerine bir yorum

  1. Sibel Tüzün

    Şimdi gözlerine bakarken daha çok dikkat edeceğim. Merak uyandırdı yazın acaba herbiriniz doğadan neyin kimin aynasıyız.
    Teşekkürler farkındalık için

    Liked by 1 kişi

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s