Sene-i Devriye “Zanzibar”

Koca bir yıl geçip gitmiş. 3 yıl öncesine dayanıyor. Kiminle konuşsam, hayal kursam, hep Zanzibar’a gidelim mi deyiveriyordum. Çok gitmek istiyordum. Çoook güzel. Değişik bir enerjisi var. Zanzi beni çağırıyor 🙂 vb. çevremdekiler önce tabi tabi derken sonra yan çiziyorlar… Kızmayın ama eylem söylem arkadaşlar.

Hedef koymanın zul olduğu, korkuttuğu dönemlerden geçtim ben. Ya olmazsa, gerçekleşmezse! Bak gördün mü, yine olmadı! Olamaz! Sonra mazeretler… Kaç para haberin var mı? Aşı olacaksın! Tehlikeli! Afrika mı? Iıııhhhh olmaz. Başka yer mi kalmadı? Vs. vs.

Sonra bir anda olmazlar olur, biletler alınır, program yapılır, aşılar olunur ve bir bakmışsınız biletiniz elinizde bavulunuz yanınızda üstelik de yalnız yola koyulunur.

Siz yola çıkınca inanın hepsi tek tek oluyor. Evren(!) cidden sizin için kurguluyor. İster inanın ister inanmayın valla ben test ettim, oldu. Bir bakmışsınız bir arkadaşınız destek oluyor “hadi ama herkes plan yapıyor sonra vazgeçiyor, seninki de planda kalmasın” gazıyla, yer bulunuyor. Havayolu şirketi bir anda kampanya yapıveriyor. İzinler alınıyor, bulutların üzerindeki yolculuk başlamış. Ayağınız yerden birden kesiliveriyor.

Bir yıl önce ben ne öğrendim. Paylaşmalıyım 🙂

  • Yalnızlık o kadar da ürkütücü değilmiş. Sizde o ışık varsa hiç yalnız kalmıyorsunuz. Bir bakmışsınız bir rehberiniz olmuş, otel sahibi İtalyan çıkmış zaten sizden daha istekli konuşmaya 🙂 Hele bir de dostlarınız varsa aralarında tadına doyum olmuyor.
  • Keşfediyorsunuz. Keşfettiğiniz Afrika zannederken, aslında içinize yolculuk yapıyorsunuz. İşte ben bunu yaptım. Benim tanımadığım bir Arzu varmış. Onu keşfettim. Çok sevdim. Sohbet edecek keşfedecek konuşup dertleşecek çok zamanımız oldu.
  • Öğrenmenin yaşı yokmuş… Yapmanız gerekenleri de, bir o kadar ‘yürek mi yedin kardeşim bir dur’ dedirten yapmaman gerekenleri de öğreniyormuşsun. Dünyanın neresinde rengi dili ne olursa olsun “insan”ın aynı olduğunu, hiçbir farklarının olmadığını öğreniyormuşsun.
  • Zenginleşiyorsunuz. Tamam size finansal bir maliyeti var kabul, ama gördükleriniz, deneyimledikleriniz, tadına bakıp bakmaktan ürktükleriniz, kültür, gelenekler, ilave bir dil gibi. 2’nci günün sonunda bir bakmışsınız yerel dili bile konuşmaya başlayıp “assante” derken buluyorsunuz kendinizi sonra “hatuna matata”  unutulmaz deneyimler hikâyeler. Kitaplarda yazmayan yaşayarak öğrenilenler.
  • An zenginisiniz bir de… Düşünsenize hafızanıza kazınmış anılar. Pazarlıklar pazarlıklar… yağmur… hijyen… sivrisinek…

Deniz kum güneş burada da var kabul ama okyanus işte büyük düşünmek gerek 🙂

Ben yola çıkarken ilk ürküten hep o “ilk adım” oluyordu. Siz ilk adımı atınca bebek adımları bir anda koşuya dönüşüveriyor. Atın o adımı. Korkmayın. Korktuğunuzda da sorun “en kötü ne olur?”

Şimdi ilk adımda düşsem bile hadi Arzu kalk diyorum. Kalk, silkelen… Yola koyul…

Daha gidecek çok yer, gerçekleşecek çok hayal ve daha kaleme alınacak çoook hikaye, şiir var.

Rastgele…

Mayıs 2018

IMG_8814

IMG_0277
Kendwa Beach – Zanzibar

IMG_8737

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s