Hiç 675 yaşında biri ile tanıştınız mı?
Dokundunuz mu?
Kulağınızı dayayıp pür dikkat dinlediniz mi?
Sordunuz mu neler neler gördü, yaşadı!
Hala nasıl da dimdik merak ettiniz mi?
Buluştuğumuzda ya da şöyle ifade edeyim karşılaştığımızda hani ilk aşk gibi… farkında olmadan çarpışırsınız filmlerdeki gibi! Kayahan’ın şarkısındaki gibi! Göz göze gelirsiniz ve zaman durur ya. İşte öyle oldu bana. Yani sadece filmlerde olmuyormuş.
Çok vakit geçiremedik henüz ama eminim ikimizde can atıyoruz buluşmaya. Konuşmaya dertleşmeye. Saatlerce durmadan anlatmak sonra da saatlerce dinlemek istiyorum. Nelere şahitlik etti bunca asır. Kimler dibinden ayrılmadı. Kimler besledi, kimleri besledi.
Şükrettik. İyi bakmışlardı bize. Hayat bazen sert yağmurlarla, fırtınalarla sınasa da çok cömert davranmıştı bize. Ben şükrettim. İzin istedim.
Huzurlusun dedim.
Hoşgeldin dedi.
Ya nasip dedim Barış’ın şarkısındaki gibi.
Sanki yıllar öncesinden kalan bir özlemi girmek için, yeniden buluşuncaya kadar izin istedik.
Kısmetse buluşmamıza az kaldı.
İkimizin de içi kıpır kıpır. Bayramlık hediyesi alınmış bir çocuk, lunaparkta çarpışan arabalarda yada dönme dolapta en tepeye çıkmış içi uçuş uçuş, pamuk şeker tadında..
Şükür dedik çok şükür…
İmza : Ben ve 675 yaşındaki arkadaşım
Zaten tılsımı da burada sanki ona dokunduğunda geçmişe sen de tanıklık ediyorsun. Ve en güzeli artık senin arkadaşın olarak seni de tarihine katacak sonsuzluğun ve barışın ağacı…
BeğenBeğen